Alfabemizin on dördüncü harfi. Damak ünsüzlerinin süreksiz ve sert olanı. “K” ünsüzü dil sırtının damağın gerisini, bir de damağın daha ön kısmını kapatmasıyla ve tonsuz olarak söylenir.
İnce ünlülerle damağın ön kısmından çıkar:
Kâr, Kel, Kil, Kim, Kir Kör, Kül, Kür, Kez, Küt,
Kâtip, Kâgir, Kâğıt, Kâzım, Kâşif, Kâmil, Kâhya,
Kalın ünlülerle damağın gerisinden çıkar:
Kap, Kar, Kıl, Kır, Kor, Kot, Kuş, Kat, Kıt, Kur, Kum, Koz,
Kabak, Kartel, Kazma, Kardeş, Karpuz, Kartal, Kamyon.
Ki Ke Ka Ko Ku Kö Kü Kı
Kik Kek Kak Kok Kuk Kök Kük kık
Kil Kel Kal Kol Kul Köl Kül Kıl
Kir Ker Kar Kor Kur Kör Kür Kır
Kip Kep Kap Kop Kup Köp Küp Kıp
Kit Ket Kat Kot Kut Köt Küt Kıt
Kıkır kıkır kıkırdayan küfeci, külüstür Kürşat’a küfür etti.
Kırk kırık küp kırkının da kulbu kırık kara küp.
Kıyma kıyamayan kırık kollu kasap Keramettin, karşıda körkütük kıyma kıyan kasap Kâmil’den kokmuş kokoreç aldı.
Kendirlili kemençeci kekeme Kerim, kentlerin keşmekeşliğine kesin kes karşı çıkıyor ve keşke Keşan’da keşkekçilikle kesmeşekercilik yaparak kereste, kerevet, kereviz, ketenhelva, kendir, kenevir, kemençe, kelem, kekik, keklik satıp kelepircilik ederek rahatıma baksaydım, diyor.
Keşmekeşli kekeme Kerim, Kendirlili ketenhelvacısına, kemik, kekik, kendir, kenevir sattı.
Karaburunlu kabadayı Kadir, kafakâğıdını Kadirlili kadir bilmez kapkaççı Kasım’la, Kahire’deki Kalecikliler kahvehanesinde kalamarla kafuru satan kaparozcu Kuzguncuklu Kozmonot Kâzım’a kaptırmış.
Kafakâğıdını kabadayı Kadir’e kaptıran kapkaççı Kasım’ın Kahire’deki kalecikli kaparozcusu geldi.
Kasımda, Kâzım’la Kasım dayım, daima, sahi, Salih sen sabah sabah sahneden sahaya Hamit’i sahadan sahneye de Hamide’yi mi yolladın, diye sorar.
Karakış karlıdağı karla kavururken, kaşı kırkık kırk kulaklı Kasım, kırk kırık küp ve kırkık kırk kuzu ile tokmaklı Kırkız Kalesi kapısında karkasının gerilerini kızgın kargılarla dağladı.
Kara kazın kısa kayışını kasışına kızmayışına şaşmışsın da, kuru kazın kazışıp kayışı kazısına şaşmış kalmışsın.
Kilisli kikirik kilimci, Kilizman’daki kilitli kilisede kimliğini kimseye sezdirmeden, kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirli kirloz kirpiye de, Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuşbaşlı kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü, sonra da Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.
Kikirik kuşçubaşının kilimci kirlozu kuşbaz Kurut Kuşadası’na kukumav kuşu götürüp kişiliksiz kuskusluya vermiş.
Kınıklı, kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyruk kıtmiri kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürşat’ı külünklü küngür üstüne küttedek devirdi.
Kırıkhan’daki kırıkçı kırçıl Kıvanç’ın kırgın kırıkçısı, kırmızı kırda kıkır kıkır kıkırdayarak Kırımlı kıkırdakçının kızıl kırlangıçlarını besliyormuş.
Kâni’nin kafası Kâbil’i kabil değil kabûl etmez.
Kokorozlanan koca köstek, kostak kostak kostaklanmış, kök sökmek, kösnül kösnül bakmak da ne oluyor, demiş.
Karaburunlu kabadayı Kadir, Kafakağıdını Kadirlili kadirbilmez kapkaççı Kâsıl’la Kahire’deki Kalecikliler kahvehanesinde kalamarla kafuru satan kaparozcu Kuzguncuklu kozmonot Kâzım’a kaptırmış.
Kilisli kikirik kilimci Kilizmanda’ki kilitli kilisede kimliğini kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirli kirloz kirpiye de Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuşbaşlı kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü, sonra da Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.
Kınıklı kılıbık kırpıntı Kıyasettin Kırımlı kılkuyruk Kıtmir’i kıkır kırıkdayarak kıkırdadıp, küskütük küçümen küfeci külhani ile külüstür Kürşat’ı künk kümesine küttedek kütürdetti.
Kırıkhanda’ki kırıkçı kırçıl kır’ın kırgın kırıkçısı kırmızı kırda kıkır kıkır kıkırdayarak, Kıkırdakçı Kırımlı’nın kızıl kırlangıçlarını kışın kırlarda Kırgız kırpıntıcı kırışık Kırımtov’unkırılgan Kırıkkıraklarıyla besliyormuş.
Kürkü kürke kürkçü ular; kürekçi kürekle kürer karı; kürsü ile kürdan, küsküs, küsküt ile küskün, küskütük, küriyumla kürevi kürtaj apayrı.
Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana kazablankalı kozmonot Köstler’e: kök,kok,köken,kokot,kök sökmek, kokoreç, kökmantar, köknar, köçekçe, körkandil, krematoryum, kösnüllük ne demek diye sormuş.
Kani’nin kafası Kâbil’i kabil değil kabul etmez.
Kasımda Kazım’la Kâsım dayım daima : Sahi Salih, sen sabah sabah sahneden sahaya Hamit’i, sahadan sahneye de Hamide’yi mi yolladın diye sorarlar.
Kürkü kürke kürkçü ular; kürekçi kürekle kürür karır; kürsü ile kürdan, kürkas, kürit ile küskün, küskütük, kürtün, küriyumla kürevi apayrı.